Hakan Fidan’dan dikkat çeken Suriye açıklaması: Rusya ve İran’la görüşerek kansız şekilde olmasının yolunu açtık

“`html

T24 Haber Merkezi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’deki gelişmeleri değerlendirirken, “Minimum can kaybını hedefleyerek, iki önemli aktör (Rusya ve İran) ile gerçekleştirdiğimiz görüşmelerle, bu durumu kan dökülmeden aşmayı başardık” dedi.

Bakan Fidan, bir canlı yayında, “İsrail ordusu Golan’a girdi ve stratejik tepe noktalarını kontrol altına aldı. Acaba İsrail, bu fırsatı değerlendirip toprak kazanmayı mı düşünüyor?” şeklindeki bir soruya, “Bu son derece tehlikeli bir strateji. Kendilerine bildirimde bulunduk, artık bazı yerleri bombalamaktan vazgeçmelerini istedik.” yanıtını verdi.

Fidan, Türkiye’nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad döneminde attığı diplomatik adımlara değinerek, “Öncelikle can kaybını en aza indirmek amacıyla Rusya ve İran ile yürüttüğümüz görüşmeler sonucunda, bu süreci kansız bir şekilde yönetmeyi sağladık” şeklinde ifade etti.
Fidan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan o süreçte riskleri görüyordu değil mi?” sorusuna ise, “Türkiye bu riskleri fark etmişti. Gerçekten durum iç acıcı değildi. Cumhurbaşkanımız elini uzattı ama karşı taraf bu konuları konuşmayı reddetti. Rusya ve İran’ın etkisinde kaldılar ve bu aşamaya geldik” şeklinde cevap verdi.
Suriye’nin bir güç çatışma alanına dönüşme riski hakkında ise Fidan, “Bu risk her zaman mevcut. Bu nedenle gerekli diplomatik ve istihbari adımlar atılmalı” şeklinde konuştu.
Fidan, ABD’nin YPG konusundaki tutumuna dair de “ABD ve bazı Avrupa ülkeleri PKK’ya büyük destek sağladı. Avrupalı ülkelerin DEAŞ unsurlarını kendi ülkelerine alması gerekir. YPG’nin Avrupa ile sürekli şantaj yapması akıl dışıdır. DEAŞ ile mücadele dedikleri aslında DEAŞ tutuklularının koruma işidir” diye ekledi.
NE OLMUŞTU | Beşar Esad devrildi, HTŞ iktidarda; neler oluyor?

Türkiye, 12 yıl aradan sonra Şam Büyükelçiliği’ne ilk atamasını gerçekleştirdi: Neden ‘büyükelçi’ değil de ‘geçici maslahatgüzar’ atandı?


Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, NTV’de Seda Öğretir ile gerçekleştirdiği özel röportajda önemli açıklamalarda bulundu.

Fidan’dan öne çıkan noktalar şöyle:

“Suriye Milli Ordusu desteklenmeseydi, Suriye muhalefeti yok olmakla kalmaz, Türkiye’ye milyonlarca mülteci gelirdi”

“14 yıl boyunca bu durumu halkımıza nasıl anlatacağımızı, alacağımız tedbirleri belirledik. Cumhurbaşkanımız bu meselenin her zaman arkasında durdu. Biz hem sorun öncesinde hem sonrasında Suriye halkının iyiliği için düşündük ve uzun vadede olumlu bir duruma geldik.

Bazı karamsar dönemler oldu, örneğin İdlib’e çekilme sürecimiz gibi. Bu süreçte Türkiye terörle mücadelesini başarılı bir şekilde yürüttü. Herkesin anlamakta zorlandığı bir ilişki modelini oluşturduk.

Astana süreci sonrası, Suriye’nin Dostları Platformu Suriye’de yer aldı. O dönemde, Özgür Suriye Ordusu’nu Suriye Milli Ordusu’na dönüştürdük. Suriye iç savaşından dolayı birçok Suriyeliye ev sahipliği yaptık. Eğer Suriye Milli Ordusu desteklenmeseydi, muhalefet yok olurdu, Türkiye’ye milyonlarca mülteci akın ederdi.”


Fidan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan o dönem neyi gözlemlemişti?” sorusuna “Türkiye bu riskleri görüyordu. Amacımız Suriye halkını mutlu edecek bir ülke yaratmaktı. Durumun çok kötü olduğunun farkındaydık. Cumhurbaşkanımız yardım elini uzattı ancak rejim bu durumu dikkate almadı. Kendi çıkarlarına karşı gelen her şeyi düşman olarak gördüler. Rusya ve İran’ın etkisi altında kaldılar ve bu duruma geldik” şeklinde yanıt verdi.

“Rusya ve İran ile görüşerek bu süreci kansız hale getirdik”

Fidan, “Rejim çöktüğünde Doha Forumu’ndaydınız. Bu süreçte Doha’da neler yaşandı? Gelişmelere katılan ülkeler Esad’ın gideceğini biliyorlar mıydı?” sorusuna

“Son birkaç yıldır rejim gerçekten çok zayıf durumdaydı. Rusların denkleme dahil olmaması gerekiyordu. İran Dışişleri Bakanı ile görüştük, Ruslarla ve İranlılarla bazı konuları ele aldık. Eğer rejim destek görseydi, kan dökülerek bir süreç yaşanabilirdi. Ancak Ruslar ve İranlılar bunun artık bir anlamı olmadığını gördüler. Muhalefetin cesareti dikkate alındığında, minimum kayıpla bu durumu sağlamak için Rusya ve İran ile görüşmeler gerçekleştirilerek bunu kansız hale getirdik.”

“Gerekli diplomatik ve istihbari adımların atılması şart”

Fidan, Öğretir’in “Muhalif güçler Şam’ı ele geçirince devlet kurumlarının işleyişini sürdürmesi konusunda nasıl adımlar atıldı?” sorusuna

“Halkın ihtiyaçlarını karşılama yönünde birçok adım atıldı. Öncelikle ülkede bütünlüğü sağlamak amacıyla yoğun bir çalışma başlıyor. Bu risk her zaman mevcut; bu nedenle yapıcı davranmak önemli.” şeklinde yanıt verdi.

“İsrail’e, bombardıman yapmaktan vazgeçmeleri için mesaj gönderdik.”

Fidan, Öğretir’in “İsrail ordusu Golan’da stratejik noktalara girdi. Bu, İsrail’in toprak kazanma amacı mı?” sorusuna ise “İsrail burada en kötü senaryoya hazırlıklı olup bir tedbir geliştirmiş durumda. Esad rejiminin kuvvetlerini biliyorlar. Yeni yönetimin durumu belirsiz olduğu için bir strateji oluşturmuşlar. Bu strateji son derece riskli, kendilerine bildirildi, artık bombardıman yapmaktan vazgeçmeliler.” yanıtını verdi.

Washington ve YPG ilişkisi nasıl evrilecektir?

Fidan, “Yeni dönemde Washington’ın YPG ile ilişkisi ne şekilde gelişecek? Bu konuyu Blinken ile görüştünüz mü? ABD’nin Suriye’deki gelişmelere yaklaşımı nedir?” sorusuna “Bizim bakış açımız değişmedi. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri PKK’ya büyük destek verdi. Suriyeli muhalifler uzun zamandır savaşıyor; bundan sonra Şam’daki yönetim ne tür adımlar atarsa, YPG’nin burada tutunabilmesi zor olacak.”

YPG’nin ortadan kaldırılması stratejimizin bir parçasıdır. Suriyelilerin, kendi topraklarındaki tehdidi ortadan kaldırmalarını bekliyoruz. YPG unsurlarının ülkeyi terk etmesi gerekiyor. Geriye kalanların ise silahlarını bırakıp yaşamaya devam etmesi gerekmektedir.

Batılı ülkeler, DEAŞ’lı bireyleri kendi ülkelerine almak istemiyor, bunun için başka terörist grupları destekliyorlar. Avrupa ülkelerinin DEAŞ unsurlarını alması gerekiyor. YPG’nin Avrupa üzerinde sürekli baskı yapması akıllara durgunluk veren bir durum. DEAŞ ile mücadele dedikleri aslında DEAŞ tutuklularının koruyuculuğudur.”

Türkiye’nin Nuakşot Büyükelçisi Burhan Köroğlu, Şam Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı olarak atandı. Bu görevi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan kendisine bildirdi.

Köroğlu’nun geçici maslahatgüzar olarak atanmasının nedenine dair resmi kaynaklar, böyle bir atamanın, Heyet Tahrir Şam’ı (HTŞ) tanıma veya tanımama konusundaki tartışmaları engellemek için yapıldığını iletti.

Diplomatik ilişkilerin teknik olarak devam ettiğini, Suriye’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nun da faaliyetlerine sürdüğünü vurgulayan resmi kaynaklar, geçici maslahatgüzarların güven mektubu sunmadığını aktardı.

Kaynaklar, “tekni̇k olarak kesintiye uğramamış diplomatik ilişkilerin devam edeceğini” belirtti.

Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği 2012’de kapatılmıştı

Suriye’nin Şam’daki Türk Büyükelçiliği, 26 Mart 2012’de faaliyetlerini durdurmuştu. Son büyükelçi Ömer Önhon bulunuyordu. Büyükelçilik çalışanları ve aileleri Türkiye’ye dönmüş, ancak Suriye’nin İstanbul Başkonsolosluğu faaliyetlerine devam etmiştir.


Bir trafik kazası Suriye’nin ve Orta Doğu’nun kaderini nasıl değiştirdi?



Günün öne çıkan haberleri…

TIKLAYIN – Tolga Şardan | 98 milyonluk mal varlığını açıklayamayan Vali Bilgin’e yargı yolu!

TIKLAYIN – Hücreler, mayınlar ve gizli dosyalar: Esad yönetiminin acımasız istihbarat kuruluşları

TIKLAYIN – 14 saat içinde 101 erkekle birlikte olan OnlyFans modeli: Ailem başta endişeliydi

TIKLAYIN – Araç sahibi olan herkesi ilgilendiriyor: Trafik sigortasına yüzde 10 artış

TIKLAYIN – Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi’nde play-off’u garantiledi

TIKLAYIN – Ertuğrul Özkök: Rahmi Koç Bilim Ödülü Big Lebowski filminden çıkıp Metallica konserine giden bir bilim insanına verildi

Suriye’deki gelişmeler sonrası ilk seçim anketi: AKP’nin oyu ne kadar oldu?


“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir